10 Şubat 2014 Pazartesi

Bir Doğum Hikayesi...

Her erkeğin nasıl askerlik anısı varsa, her annenin de fırsatını bulduğu her an anlattığı ulvi bir doğum hikayesi vardır...

İşte, kızıma yazdığım mektup tadındaki doğum hikayem:

27.Eylül.2013 Saat 17:00 civarı

Biricik kızım…
Mayısın son haftası hem senin hem de bizim için daha uygun olacağını düşündüğümüzden  Bahçeşehir’e taşındık. Fakat devam ettiğimiz doktorun karşıda olduğu için doğumunu da orada yapmalıydık. Sen gelmeden önceki haftalarda bazı günler işe gidiyor, bazı günlerse ananen teyzen ve abinle dışarı çıkma planları yapıyorduk. Bu hem benim için hem de senin için iyi oluyordu.
Artık son günlerin heyecanı bastırmıştı ve hep ne zaman, nasıl geleceğini nasıl şeyler yaşayacağımızı düşünüyorduk babanla. Belirti olacak mı, gece mi
gündüz mü, baban yanımızda olacak mı, hastaneye kaç dk da nasıl yetişiriz…

27.Eylül Cuma günü birkaç günden beri isteyip ananen ve teyzene hadi kamelyada çay keyfi yapalım diye söylemelerimden planımızı yaptık ve çay saatini evin  bahçesinde yapalım dedik. Çok rüzgarlı bir hava vardı. Adeta çay bardaklarımız uçacaktı. Kısır, lokum, kek, salata menümüz oldukça lezzetliydi. Ama abinin sarıp sarmalanmış rüzgardan korumaya çalıştığımız o hali gözümden gitmiyor.
Saat 5 civarı baban arayarak yolda olduğunu 5-10 dk ya eve geleceğini söyledi. Ben birden bir şeyler hissettim ve teyzene yukarı çıkalım mı dedim. Teyzenle yukarı çıktığımızda çok korktum hemen doktorunu aradık. Bize hemen gelmemizi ve kontrol etmesi gerektiğini söyledi. Yaklaşık 1 saat sonra hastaneye vardık.Doktorun muayne etti ve senin çok yaklaştığını, 48 saat içinde gelebileceğini ve NST ye bağlayacaklarını söyledi. Kendisi çıktıktan sonra nöbetçi doktor ve ebeyle doğum katına çıktık. Yaklaşık yarım saat NST ye bağlı kaldık fakat bir sancı görünmüyordu. Nöbetçi doktor 2-3 saat sonra tekrar gelmemiz gerektiğini yeniden kontrol edeceğini söyledi. Fakat 2.NST de de sancı olmayınca eve gidebileceğimizi söyledi…

Suyunun Gelmesi
28.Eylül.2013
Saat 22:00 Civarı…
Çok uzun zamandır babanla sabah namazlarından sonra yatmıyorduk. Biraz keyif yapmak, biraz da zamanın kıymetini bilmek için. Saat sabah 8 gibi teyzenleri arayıp kahvaltıya geleceğimizi söyledik. Öyle ki Cuma günü bizi o halde apar topar hastaneye giderken gören Ömercik hala gözümün önündeydi. Onu çok görmek istiyordum. Teyzelik böyle birşeydi büyüdükçe daha çok bağlanıyorduk birbirimize…Hep birlikte kahvaltı yaptıktan sonra eve geri geldik. Akşama kadar babanla oturduk, film izledik ve karşılıklı keyif yaptık. Sabah için plan yapıyorduk, oysaki senin planların başkaymış.. tam yatacağımız sırada suların gelmeye başladı, durmuyordu.. Baban hemen doktoru aradı ve hastaneye gitmemiz gerektiğini doğumun başladığını bize söyledi. Bavulumuz, eşyalarımız hazırdı. Son kontrolleri yapıp hastaneye yola çıktık. Daha da artarak devam ediyordu. Hastaneye vardığımızda nöbetçi doktor kontroletti, doktoruna rapor verdi ve NST ye bağladılar. Doğum başlamıştı ve artık hastaneye yatışımız yapılmıştı.
Bu durum yaklaşık %8 oranında olurmuş. Sabaha kadar NST de kaldık fakat hiçbir sancı belirtisi olmadı. 9 ay boyunca her şekilde normal doğuma hazırlamıştık kendimizi.Ta ki doktroun gelip, suyun gelip sancının olmamasında bir sıkıntı olduğunu ve sezeryana alınmam gerektiğini söyleyene kadar. O an kendimi çaresiz hissettim. Baban metanetli olup Allaha teslim olduğumuzu ve hakkımızda hayırlı olan için dua etmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Hemen  teyzenleri arayıp söyledik ama yetişmeleri imkansızdı..
Böyle olacağını hiç aklımızın ucuna bile getiremezdik. Seni hep normal doğumla bekledik. Hep normal doğumla kucağımıza alacağımızı hayal etmiştik. Ama senin hayatınla ilgili en küçük bir sıkıntı varsa bunların hiçbirinin bir anlamı yoktu. Ve benim suyum bitmişti, ancak sancı yoktu sen gelmek istiyordun ama bir sorun vardı ve gelemiyordun bebeğim…

29.Eylül.2013 Pazar
Saat:10:00
Doktorumuz artık daha fazla bekleyemeyiz dedi, ve teyzen, ananen,abin ve enişten yetişemeden onları bir kez göremeden ameliyathaneye doğru gidiyorduk. Baban şaşkın, ben şaşkın. Babanın ameliyathaneye ısrarla gelme isteğine karşı maalesef  olmadı, izin vermediler ve baban dışarıda kaldı sen ve ben içeri girdik. O kadar zor bir andı ki üçümüz için de. Bir yanda seni biraz sonra kucağıma alacak olmanın mutluluğu, bir yanda istemeyerek sezeryanla seni dünyaya getirecek olmam, bir yanda ananeni görmemiş olmam, baban orada biz içeride…
Ameliyathane çok soğuktu, zaten ağladığım ve moralim çok bozulduğu için daha da soğuk geliyordu. Epidural olmak istedim. En azından böylece seni hemen koklayıp kollarıma alabilirdim.  4 kere epidural denemesi yaptılar, fakat başarılı olamadılar. Bacağımı hissetmemeye başladım ve korktum, genel anestezi yapılmasını söyledim bir daha deneyeceklerini söylediler fakat buna izin vermedim. Çünkü ters giden birşeyler vardı ve  bacağımın uyuştuğu o an seni daha sonra kucağıma alamama korkusu birden aklıma geldi. Ve genel anesteziye geçildi… Benhala ağlıyordum. Ve o an ebe Hürcan’a ben hissetmesemde kendimde olmasamda bebeğim  doğar doğmaz koynuma yatırın beni koklatın dedim. En son hatırladığım buydu ve tekrar tekrar bunu söyledim ve Hürcan ablandan  o sözü aldım…

Saat:10:36
MELEĞİMİZ, PRENSESİMİZ, AYŞE MİNAMIZ, BİRİCİK KIZIMIZ DÜNYAYA GÖZLERİNİ AÇTI.

Saat: 11:30 Civarı…
Sen çoktan dünyaya gelmişsin ve babacığınla buluşmuşsunuz. Seni ameliyathanede bekleyen babacığınla birlikte bebek odasına gidip ölçümlerin bakımların yapılmış,ve baban bir yandan seninle hasret giderirken bir yandan da fotograflarını çekmiş. O sırada ananen, teyzen, abin ve enişten de hastaneye gelmişler ve bebek odasının kapısından sana bakmışlar. Biraz zaman sonra benim çıkacağım haberini alarak ananen ve babacığın ameliyathane kapısına inmişler, teyzen, abin ve eniştense senin yanında kalmışlar.

Ameliyathaneden çıkmadan önce ayılırken hatırladığım şey tekrar tekrar bebeğim nasıl diye sormaktı. O an çok fazla acı çekiyordum ve merak ettiğim tek şey sendin bebeğim. Ameliyathaneden çıkınca karşımda baban ve ananeni hatırlıyorum. Babana bebeğimiz nasıl dedim “çok sağlıklı çok güzel aynı sana benziyor” dedi, bir yandan acım bir yanda seni düşünmek. Ve o an baban da ananende bana bakıp ağlamışlar..

Saat:12:00 Civarı
Seninle buluşmamızın kavuşmamızın tam zamanı aslında bundan tam 9ay 9 gün önceydi. 9ay boyunca anneni hiç üzmemiştin, bir kere bile bir sıkıntım olmamıştı. Ve şimdi koklaşmamızın birbirimize değmemizin zamanı gelmişti. O tarifi imkansız duyguyu anlatmak ne mümkün şimdi bile hatırlamakla hatırlamamak arasındayım. Çünkü insan böyle güzel bir duyguyu sadece bir kez yaşayabiliyor o büyülü an’ı ve sonraki hatırlamalar hep kalıyor..
Hayal gibi doktorunun odamıza gelip nasıl olduğumu sorduğunu hatırlıyorum. Herşey yolundaydı şu an. Ve dediği; sen normal doğumla gelmek için çok uğraşmışsın ama kordon boynuna dolanmış ve biraz daha zorlansaymışsın… Neyse .. Herşey geçti ve artık ne mutlu ki üç kişilik bir aileyiz.

Akşam..
O kadar çok ağlamıştın ki hemşire artık mama verelim çok ağlıyor diye yanımıza gelmişti. Baban da ben de kesinlikle istemiyorduk ne mama, ne emzik, ne biberon… sütüm dışındaki her şeyden Rabbimiz izin verdiği sürece seni uzak tutacaktık. Sadece anne sütünü almak istiyorduk. O gece üçümüz birbirimize alışmaya çalıştık, üçümüz de çok yorulduk ama başardık! Bir babanın kucağında bir benim koynumda geceyi geçirdik.

01.Ekim.2013 Salı
Bugün hastaneden çıktık ve evimize geldik.
Evet! Artık 3 kişilk bir aileydik! Rabbimize şükürler olsun! Evimizin bir tanesi artık yanımızdaydı!

Gel gör ki,baban o kadar çok hasta olmuştu ki seni kucağına bile alamıyordu. Ananen de yanımızdaydı ve üçümüzde hep yanımızda olsun istiyorduk! Ananen; anne kokusuydu, güvendi, mutluluktu, iyi ki yanımızdaydı.. Şimdi ve bundan sonraki günler en çok söyleyeceğim cümle buolacaktı sanırım “Anne Olunca Anladım!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder